12 Nisan 2012 Perşembe

Mutluyum Çünkü ;)

Mutluyum çünkü; Mozart ve Beethoven'i tanıyorum:) Berra'nın geçtiğimiz pazartesi sabahı duygusu ile ilgili söylediği sözler...Ben bu sözleri duyduktan sonra daha ne isterim ki:)
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesinde çocuklarla ülkeleri tanımaya yönelik bir çalışma yapalım dedik, işin içine aileleri de kattık. Çocuklar hafta sonu aileleri ile birlikte ülkelerin bayraklarını hazırlayıp o ülkeleri tanımaya çalıştılar. Yapılan ödevden Berracık o kadar etkilenmiş ki ertesi sabah bize duygularını bu şekilde aktarıverdi.
İşte bizden görüntüler;)


















PERA' dayız :)

Evet biz bugün Pera Müzesi' ne gittik. Çocuklar müzede Kütahya Çini ve Seramikleri'ni inceledikten sonra, killerden kendi tabak ve bardaklarını yaptılar. Atölye Eğitmenimiz Eda Abla'nın deyimiyle; çalışmalarını ressamların kullandığı fırçalarla boyayıp, kalıplarla şekillendirdiler. Sadece kile şekil vermediler aynı zamanda Eda Abla ile birlikte yeni kavramlar öğrenip dikkat çalışmasına yönelik bir oyun da oynadılar.
Çocuklara; farklı bir öğretmenle, farklı bir ortamda, keyifli bir gün geçirtebildiysek ve en önemlisi onların gelişimine bir tuğla daha koyabildiysek ne mutlu bize...
Şimdi düşünüyorum da sırada hangi atölye çalışması var;)














7 Nisan 2012 Cumartesi

Çocuk Olmak..

Hadi şimdi deseler ki ; boynunda kravatın takılıyken ve üzerinde bembeyaz gömleğin varken kum oyna ;) Yapar mısın, yapmazsın.. Ama çocuklar yapar mı yapar:) Annem beni giydirmiş, üstüm kirlenmesin, bu kıyafetle kum oynanır mı gibi düşüncelerin hiçbiri olmadan, bunları yapabilirler.

1 Nisan 2012 Pazar

Bu Kitapları Seviyorum...

Tübitak 'ın okul öncesi dönem çocuklarına yönelik kitaplarını çok seviyorum ve her kitapçıya gittiğimde bir sürü alıyorum:) Tübitak'ın yaşlara göre çalışma kitaplarının da olduğu setlerini ve hikaye kitaplarını ailelere tavsiye ediyorum...

Eğitimde İyi Örnekler 2012

Sabancı Üniversitesi'nde düzenlenen; yıl içerisinde öğretmenler tarafından uygulanan, bütün branşlardaki farklı uygulamaların sunulduğu, takip etmekten zevk aldığım ciddi ve kaliteli bir organizasyon.
Aslında sabahın çok erken saatinde kalkıp 7.30'daki servise yetişme çalışmaları ve bütün gün yeni bir şey öğrenme telaşıyla o sınıftan diğer sınıfa geçme düşüncesi beni, "acaba gitmesem mi?" ye sevk etse de, günün sonunda iyiki de gitmişim demenin mutluluğunu yaşıyorum:) Ayrıca bu sene 10 yıldır görmediğim sınıf arkadaşım Yasemin KİNGER YALGI' yı görüp, onun anlattığı sunumu duyunca da ayrı bir gururlandım;) Güzel şeyler bunlar, güzel uygulamalar, güzel örnekler...Ama bu yıl EİÖ' ye damgasını vuran bence, açılışta yapılan paneldi. Moderatör Sedat ERGİN'in yönettiği panelde, Koç Üni.'den Prof Dr. Çiğdem KAĞITÇIBAŞI, Boğaziçi Üni.'den Prof. Dr. Güzver YILDIRAN, Sabancı Üni.'den Üstün ERGÜDER, Bilgi Üni.'den Doç. Dr. Kenan ÇAYIR ve bir devlet okulundan daha önce EİÖ'de de sunum yapmış Erhan AĞBABA vardı.
Panelin konusu, bir gün önce kabul edilen zorunlu eğitimin yapısı ve içeriğiydi. Konuşmacıların ağzından çıkan her bir cümle, izleyiciler tarafından pür dikkat dinlenilip, söyledikleri sözler uzunca alkış aldı. Hiçbir bilim insanına danışmadan 23 Şubat ve 30 Mart gibi çok kısa sürede hazırlanıp kabul edilen yasanın; nasıl bir müfredatla nasıl uygulanacağı, küçük yaştaki çocukların nasıl mesleki okullara sevk edileceği, aslında siyasetin eğitim üzerinden yapıldığı gibi tüylerimizi diken diken eden bir sürü şey...Bilim insanları Bakanlık yetkililerine bol şans dileyerek paneli bitirirken; biz kafamızdaki bir sürü soru işareti, bu durumdan etkilenecek çocukların geleceği ve gerilen sinirlerimizle oradan ayrıldık:(